Nihat Uludağ’ın aktardığı bilgiler şöyle;
Ortada dolaşan hep bir yanlış algı söz konusu, Nihal Candan biliyorsun bir süre önce 37 kilonun altına düşmüştü. Kamuoyunda dediler ki kilo verdiği için tahliye edildi ama bu doğru değil, örgüt içindeki konumuna baktı tutuklu geçirdiği süreye baktı sağlık durumuna baktı dedi ki bu işlediği suç içerde yattığı süreyi karşılar tahliye olmasına bir mani yok. Her sağlığı bozulan için böyle bir uygulamadan söz edebilir miyiz? Polatlar ile Candan kardeşler soruşturmaları arasında hiçbir benzerlik yok.
Adli Tıp dedi ki Dilan Polat için, yüksek güvenlikli bir hastanede tedavi edilebilir daha sonra infazına devam edilebilir tahliyesine gerek yok dedi.
Her sağlık sorunu olan adli tıpa gitsin tahliye olsun böyle bir yargılama söz konusu olamaz.
savcı diyor ki 7 ay içeride kaldı intihar meyili var tutuksuz yargılansın diyor ama ilginç mahkeme ile çelişiyor mahkeme daha MASAK raporu gelmedi diyor. MASAK’ın tam raporu mahkemeye intikal etmemişken neden delillerin hepsi toplanıldı deniyor o da ilginç bir konu. Burada savcı ile hakim arasında bir çelişki yaşanıyor.
Avukat Kürşat Ergün’ün konuya ilişkin değerlendirmesi şu şekilde;
Buradaki en önemli tehdit ‘delillerin karartılma ihtimali’. İddia makamının en önemli dayanaklarından biri delillerdir. Bu delillerle ilgili mahkeme henüz bir tamamlamaya gitmemişken, siz bu durumda belli gerekçelere istinaden bu şahısları dışarı çıkartacak deliller üzerinden bir oynama yapabilecek pozisyona getirirseniz burada yargılama işi sakata girer.
Hastanede yoğun gözetim altında tutuluyor olursa tutukluluğu devam ediyor sayılabilir aksi halede ortaya sakat bir durum çıkabilir.
